Eskigediz’de Sosyal Yaşam
J.Slotkin kültürü “devam eden ve gelişen davranış biçimleri” olarak tanımlar. İnsanoğlu ananeye dayalı bu davranış biçimlerini doğumundan başlayarak, içinde yaşadığı aile, okul ve çevresinden öğrenir.
Bu kuşaktan kuşağa aktarılan kültür değerleri ferdin temel kişiliğini oluşturmasında etkin rol oynar. Bunun için kültür değerlerimizi öğrenmek, kendimizi öğrenmek anlamına gelir.
Gediz’in sosyal yaşamına ait geleneğe dayalı kültür karakterini diğer bir deyişle görenek ve geleneklerini ana başlıkları ile şöyle özetleyebiliriz :
Aile, Komşu ve Akraba İlişkileri
Gediz’in geleneklere dayalı aile yapısı 1970 Depremine değin “geniş aile” tipinde idi. Haneyi oluşturan fertler: Ana, baba, evli oğullar ve eşleri,çocukları ve evlenmemiş kız ve erkek kardeşlerden oluşuyordu. Depremden sonra Gediz’in yeri değiştirildi ve her çekirdek aileye bir konut verildi. Böylece Eskigediz’deki geleneksel aile tipi, ister istemez çekirdek aile tipine dönüştü.
Geleneksel Gediz evinde hane halkı reisi ve aynı zamanda evin sahibi olan babaydı. Akrabalık ilişkileri bütün bir yaşam boyunca sürerdi ki, bu da hanenin temelini oluştururdu. Babanın hane içinde mutlak bir otoritesi vardı, ve oğulların babalarına itaat etmesi beklenirdi. Babanın yanında içki ve sigara içilmez,bacak bacak üstüne atılarak oturulmaz ve yüksek sesle konuşulup gülünmezdi.
Hane içindeki yetişkin kadınlar hane için çalışırdı. Çamaşır, bulaşık yıkama,yemek yapma,çocuk bakma,ev temizliği yapma gibi günlük işlerin dışında, bağ ve tarla işlerinde çalışma, kışlak zahireyi hazırlama, pekmez kaynatma gibi ağır işlerde de hep onlar vardı. Kadınlar sokakta yürürken erkeklerin önünü kesmez,önce onların geçmesini beklerdi. Yemek mutfaktaki ocakta,odun ateşinde ve toprak kaplarda pişirilir ve yer sofrasında genellikle bir kaptan yenirdi. Sofrada konuşulmaz ve gülünmezdi. Yemekten sonraki temizlik için leğen kullanılır, leğen, ibrik, sabun ve havluyu getirip götürme işini gelinler üstlenirdi.
Yatma zamana gelince yüklük adı verilen dolaplardaki yataklar çıkarılıp yere serilir,sabahları da özenle toplanıp aynı yere yerleştirilirdi. Banyo,alt bölümü yıkanma yeri olarak inşa edilmiş bu yüklüklerde yapılırdı.
Akşamları erkekler kahvelere giderken,kadınlar komşu gezmesine gitmeyi tercih ederdi.
Delikanlılar büyüklere ağabey ve amca,akranlarına sağdıç,kendinden küçüklere de oğlum diye seslenirdi.
Mahalledeki komşular arasında mutlak bir sosyal denetim vardı. Gelenek dışı davranışlar eleştirilir ve kınanırdı. Aile içi sorunların çözümünde bile mahallenin saygın kişilerinin arabuluculuğuna önem verilirdi. Akraba ve komşu,yetişmekte olan çocukların terbiyesi ile yakından ilgilenir,komşu gerekirse komşu çocuğunu babası gibi azarlar ve tembihlerde bulunurdu.
Komşuluk ilişkilerinin temelini,yardımlaşma ve paylaşma oluştururdu. “Başına bir şey gelse,uzaktaki akrabalarından önce komşun yetişir” düşüncesi ile hareket edilerek iyi ve kötü günler komşularla paylaşılırdı. Pekmez ve bulgur kaynatma,makarna kesme,yufka açma,tarhana yapma gibi kış hazırlıklarında,hastalık,ölüm,düğün ve davet gibi sıkışık zamanlarda komşu komşunun yardımına koşardı.
Akrabalar birbirini ziyaret ederdi. Aralarında sık sık yemek davetleri yapılırdı. Doğumda, sünnette, okula başlamada,askere gitmede, evermede, hastalık ve ölüm gibi sıkışık ve sıkıntılı günlerde akrabalar arasında sıkı bir işbirliği kurulurdu.
Akraba ilişkilerinde amca baba yarısı,teyze anne yarısı gibi görülürdü. Pişen ya da toplanan ilk mahsulden komşu ve akrabaya gönderilirdi. Ayrıca hasta ve ölü evine en aşağı bir hafta olmak üzere yemek verilirdi. Ölü evine yapılan taziye ziyaretine “Hüküm Allah’ın Ziyareti” verilen yemeğe de “Eren Yemeği” denirdi. Cenaze sahipleri de cenazenin gömülmesinden birkaç gün sonra taziyeye gelenlere “Hayır Pidesi” dağıtırdı. İçine haşlanmış et ve helva konan pideler muska gibi katlanarak dağıtılırdı. Zaman içinde hayır pidesinin yerini çörek,ekmek ve şeker aldı.
İnsan ilişkilerinin özel bir yanı da kan kardeşliği, süt kardeşliği ve ahiret kardeşliği ile ilgili olanıydı. Taraflara mutluluk ve mutsuzluğu paylaşma ve her koşulda yardımlaşma görevi yükleyen bu ilişkiler günümüzde unutulmuş gibidir.
Evlenmeler Gediz’in sosyal yaşamında en göz alıcı eğlence fırsatları yaratırken, komşular ve akrabalar arasında da dayanışmaya dayalı ilişkilerin pekişmesini sağlardı. Düğünler için sonbahar ve kış mevsimi tercih edilir ve bir ailenin neredeyse bir yıllık gelirine mal olurdu. Evlenmeler daha çok görücü usulüyle yapılırdı.
Ekmek Etme
Gediz’de 1970 Depremine değin ekmek, evin kadınlarınca mahalle fırınında yapılırdı. Her on günde bir evin kadınlarının bütün bir gününü alan ekmek yapma işine Gediz’de “ekme etme” denirdi. Kasabada iki tane somun ekmeği üreten fırın olmasına karşın Gedizliler “Pazar Ekmeği” dedikleri somun ekmeğinden çok ev ekmeğini tercih ederdi.
Ekmek etme günü evin kadınları fırında yakılacak odunu unu hazırlar ve teknelerini de alıp fırının yolunu tutardı. Fırından çıkan taze ekmeklerden birkaç tanesi “göz hakkı” olarak dağıtılırdı. Ekmek yapıldığı gün sade,soğanlı ve peynirli pide de yapılırdı.
Çamaşır Günü
Her hanenin ekmek etme gününden başka bir de çamaşır günü olurdu. Evin kadınları biriken çamaşırları yıkamak için ya, Kayacık, Salur çamaşırlıklarını ya da, kasaba içindeki genel çamaşırlıklardan birini seçerdi. Çamaşırlıklara genellikle birkaç komşu kadını hem yardımlaşmak, hem de birbirlerine soluk yoldaşı olmak için birlikte giderdi.
Kış Hazırlıkları
Yaz sonuna doğru tüm evlerde telaşlı bir kış hazırlığı başlardı. Un öğütme,pekmez bulgur kaynatma,tarhana salça yapma,turşu kurma,nişasta çıkarma, makarna şehriye kesme,yufka pişirme gibi işler yapılırdı.
Ayrıca kışın yakılacak odun,hayvanların yiyeceği saman ve yem de hane halkının düşünmek zorunda olduğu önemli ihtiyaçlardandı. Küpe kavurma basma,kuyruk ve iç yağı ile susam yağının karışımından düzme yağı hazırlama ve et kurutma da o günlerin vazgeçilmez kış hazırlıkları arasında idi.
Evin bir odası kışlık meyveleri depolamak için ayrılırdı. Asmalık üzüm salkımları özenle iplere dizilip duvarlara asılır, elma, ayva, muşmula gibi diğer meyveler kümeler halinde odanın zeminine serilirdi.
Kış hazırlıklarını eksiksiz tamamlayanlar kışı sorunsuz atlatır,ev gezmeleri ve davetlerde çekme helvası (pişmaniye), kar helvası sefaları yaparak kışın tadını çıkarırdı.
Yaren Odaları
Erkekler aynı değer yargılarını paylaşan dostları ile bir araya gelerek yaren odası kurardı. Kökleri ahilere kadar uzanan bir gelenekten gelen yaren odalarının her birinin bir adı vardı.
Yaren başı tarafından yönetilen ve üyeleri arasında sosyal ekonomik dayanışmayı,sohbet edip eğlenmeyi amaçlayan geleneksel kökenli bu kurumlar işlevlerini günümüzde de sürdürmektedir.
Sohbet denen yemekli ve müzikli eğlence geceleri üyelerin evlerinde ve sırayla yapılırdı. İster yaren sohbeti,ister akraba daveti olsun misafirlerin önüne mutlaka “takım yemek” çıkarılırdı. Takım yemek, çorba, et, dolma, su böreği, bamya, pilav, tatlı, sütlaç, salata ve hoşaftan oluşurdu.
Gediz’in yemek kültürü, halkın dilinde hoş deyişlere dönüşmüştü. İşte bunlardan birkaçı :
Çorba çavuş
Et vezir
Gerisi ıvır zıvır
Çorba köyden güç bela çıkarır
Pilav tarlaya kadar götürür
Et hem götürür hem getirir
Ye eti iç suyu donsun
Ye tatlıyı içme suyu öysün...
Deyişlerdeki ete övgü dikkat çekicidir.
Takım yemeği sonunu işaret ettiği için pilava “kara haberci” tatlıdan sonra verildiği için de sütlaca “itfaiye” yakıştırması yapılan Gediz’de bu gelenek azalsa da sürmektedir.
Gediz’de Bahar Şenlikleri
Nisan ayının ilk pazarı Eskigediz’de halk Topçu Kayasına çıkar,gelen baharı karşılardı. Bir hafta sonra da Hacıbaba Köyü bu geleneksel bahar gezilerinden ikincisine ev sahipliği yapardı. Nisanın son pazarı Kayacıkta sadece kızların katıldığı ve kendi aralarında eğlenerek piknik yaptıkları Kız Kayacığı günü idi. Mayısın ilk pazarı ise tüm Gediz halkının katılımı ile bir bahar şenliğine dönüşen Kayacık günü idi. O gün kayacık,geleneksel kıyafetlere bürünmüş kadınları,çelik-çomak oynayan,uçurma uçuran çocukları,mallarını satmaya çalışan satıcıları ile cıvıl cıvıl, coşkulu bir kalabalığı ağırlarlardı.
Gediz’de Gösteri Günleri
Yaz mevsiminin sonuna doğru yoğun işlerinden bunalan halkın imdadına cambazlar,motosiklet göstericileri ve çadır tiyatrocuları ile çadır göstericileri yetişirdi.
Muammer Yankı Çığrıl her yaştan Gedizlinin yıl boyunca beklediği ve hiçbir gösterisini kaçırmadığı ünlü cambazdı. O ekibiyle her yıl Gediz’e gelir. İpini Kocabahçe Meydanında kurardı. Halk her gün meydanı hıncahınç doldurur,cambazın hayranlık uyandıran gösterilerini birkaç kuruş karşılığında heyecanla izlerdi.
Dev ahşap bir silindirin düz duvarına motosikleti ile tırmanıp daireler çizen motosiklet göstericisi de Gediz’de büyük ilgi ve heyecanla karşılanırdı.
Gediz’in tek düze sürüp giden sosyal yaşamını renklendirip canlandıran en önemli etkiliklerden biri de çadır gösterileri idi. Ülke dışından getirilen yılan,sırtlan,maymun gibi farklı iklimlerin hayvanları birer hilkat garibesi (garip yaratık) diye tanıtılır ve çadırlarda sergilenirdi. Çeşitli sanatsal etkiliklerin sergilendiği çadır tiyatroları ise en çok gençler arasında ilgi görürdü. Gediz’de ilgi ile izlenen en önemli spor dalı güreşti. Özellikle bahar aylarında düzenlenen güreş müsabakalarına o günlerin ünlü güreşçilerinin yanı sıra yöre güreşçileri de katılırdı. Göklerli Halil,Üçbaşlı Şerif,Güneyköylü Kara Mahmut,Ahmet ve Hacı Mehmet pehlivanlar çıkardıkları güreşlerle üne kavuşmuş Gedizli pehlivanlardı.
Cirit oyunları ve dombay (manda) güreşleri de halk arasında heyecanla izlenen etkiliklerdendi.
Namaz Odunu
Kandil günlerinde çocuklar, bir Osmanlı mahalle örgütü olan ve mahalle yerleşiklerinin ortaklaşa karşılanması gereken giderleri için kurulmuş Avarız Akçası Vakfı ile ilgili bir geleneği sürdürdü.
Daha önceden hazırlıklı olan ev sahibi bu çağrıya mutlaka uyar,çocuklara ya birkaç odun,ya da birkaç kuruş verirdi. Çocuklar topladıkları odun ve paraları cami ihtiyaçlarının karşılanması için mahalle imamına teslim ederdi.
Ramazan Ayı ve Ramazan Topu
Ramazan ayında iftar ve sahur zamanı Topçu Kayasından atılan topla duyurulurdu. Çocuklar iftar saatlerinde kümeler halinde toplanır ve hep birden :
Topçu topunu atamazsın
Kızını bana satamazsın!
Diye bağırarak kendilerince topun bir an önce atılmasını sağlamaya çalışırdı. Akşam namazına camiye gelenler, beraberlerinde bolca iftarlık getirir ve bunları cami avlusunda toplananlara dağıtırdı.
Teravih namazını her akşam başka bir camide kılmak o günlerin vazgeçilmez geleneklerinden biri idi. O günlerin sahur yemekleri özenle hazırlanırdı. Özellikle kavurma ve hindi suyu ile yapılan tirit, su böreği,tepsi lokumu, erik hoşafı ile sevilerek yenen sahur yemeklerindendi.
Küçük çocukları oruca alıştırmak için “tekne orucu” adı ile anılan yarım gün oruç tutturulurdu. Çocuklar iftar vaktinde alınan iftarlıklarla sevindirilir ve böylece oruca alıştırılırdı.
Dinî Bayramlar
Dini bayramlarda bayram yerlerine, dolanma, tahterevalli ve salıncaklar kurulur, çocuklar bayram paralarını buruda harcardı. Ramazan Bayramı için çörek, Kurban Bayramı için mutlaka baklava yapılır,bayram ziyaretine gelenlere ikram edilirdi.
Kurbanlık hayvanlar arife günü süslenir ve çocuklar tarafından topluca gezdirilirdi. Bayramlık giysiler terzi çıraklarınca evlere dağıtılır,evin erkekleri bayram namazına bayramlıklarını giyerek giderdi.
Pazar İşi
Gediz halkının en önemli geçim kaynağını tarım oluştururdu. Toplanan üründen elde edilen gelir, ailenin gaz, tuz, bez, şeker, çay gibi ihtiyaçlarını karşılamada kullanılırdı. Pazara götürülecek sebze, meyve ve tahılın toplanması, taşınması ve satılmasında evin erkekleri kadar kadınlarına da büyük iş düşerdi.
Gediz’de haftanın günleri çevre yerleşim pazarlarının adları ile şöyle anılırdı.
Pazartesi Örencik
Salı Emet
Çarşamba Uşak Pazarı
Perşembe Cuma Akşamı
Cuma Cuma
Cumartesi Gediz Pazarı
Pazar Gireği (Aslanapa’nın eski adı)
Gediz pazarı 100’e yakın köy halkının pazarlandığı çevrenin en kalabalık ve canlı pazarlarının başında gelirdi. O gün geçimini tarımdan sağlayanların yanında Gediz esnafının da yüzü gülerdi. Köylerde dükkan olmadığı için başta güveç dükkanları,helvacılar ve kebapçılar olmak üzere tüm dükkanlar dolar taşardı. Demircilik, nalbantçılık, semercilik, kalaycılık, tenekecilik gibi bu günün Gediz’inde artık görülmez olan iş kolları o günlerin en gözde mesleklerindendi.
Gediz’de Cuma günleri de hayvan pazarı kurulurdu. Bu günün statü belirleyici ev-araba-iyi bir iş üçlemesi o günlerde halkın dilinde,
Tekmende bağım
Uluoymak ta evim
Şıngırdaklı eşeğim var
biçiminde seslendirildi.
Karcı
Yaz aylarının kavurucu sıcağında Gediz sokaklarında “Karcı geldi ha!” diye bağırarak eşeğine yüklediği karı satmaya çalışan karcılara rastlanırdı. Karcılar karı, Şaphane Dağı’ndan getirir, testere ile kestikleri bir parça karı birkaç dilim ekmek ya da beş on kuruş para karşılığı satardı.
Aslında karcılık zor bir işti. Karcılar sonbaharda dağın en çok kar tutan bölgelerinde çukur açar, kışın yağan kar bu çukurları doldururdu. Yaz gelince karcılar eşek ve katırlarla sarp ve tehlikeli patikaları aşarak kar çukurlarına ulaşır,hayvanlara yükledikleri karı Gediz’e getirerek lokantacı ve kahvecilere,kalanını da sokaklarda halka satardı.
Gediz’in Günlük Konuşma Dilinde Kullanılan Gediz’e Özgü Sözcükler
Annaç karşı taraf
Alsan gösteriş
Abranmak toparlanmak
Avkmak azarlamak
Alaklamak acele etmek
Ahar yalak
Ayar tahıl ölçeği(1 kile)
Anduvarı sınır duvarı
Angnanmak boylu boyunca yatıp uzanmak
Altılama küçük görmek, hor görmek
Buymak üşümek
Beketmek kapamak
Badanaz bitkilerde külleme hastalığı
Beregarı şöyle-böyle
Cıba çocuk
Cıbareşi aort damarı
Cıngırdık tahterevalli
Cumaaşamı Perşembe
Cocur tavuğu hindi
Çükündür şeker pancarı
Cona kalça
Candırmaöldüren muşmula
Beşbıyık muşmula
Dada bebek
Dedek böbrek
Dumağı nezle
Demiste toprak dam
Dedeyemişi yabani mersin(Enir)
Dalamak ısırmak
Enke işaret sıfatı
Ellak yağcılık yapan
Evvede keşke
Ebermek getirmek
Essah sahi
Evsmek çokluk
Erpik et için-yumuşak
Evehlemek sabırsızlık
Encik enik
Eyisoyu iyice
Eza kibrit
Eletmek götürmek
Eşra kavgacı
Farımak yaşlanmak
Fernos bir çeşit gaz lambası
Gavgımak zıplamak
Gale gayri-artık
Kabıldak kozalak
Gelberi tırmık
Geriz kanalizasyon
Gırgır fermuar
Gavız buğday kabuğu
Gireği Pazar
Kıllensimek önemsemek
Galçın çizme
Göveri sebze
Göze kalbur
Gökgörmedik sonradan görme
Gerezlimek korumaya almak
Günaşkı ayçiçeği
Haranı büyük tencere
Hırşa mutlaka
Havrız lazımlık
Horta dedikodu
Hemnolmak kin duymak
Hışdanmak aldırış etme
Hinçik şimdi
Iskıran hamur kazıyıcı
Irvak kaynatılmış şerbet
İlezir rezil
İlikmenkandili bir tür gaz lambası
İdare lambası bir tür gaz lambası
İmik beyin
İsteyici dilenci
Hıyra vazgeçilmezi
Küşküre rende
Kaharna testi, küp yapılan atölye
Kesmik kil
Kef pişen etin suyu üstünde biriken köpük
Kabayel lodos
Kehel tembel
Kemkem pısırık zayıf
Kelem lahana
Kuşhane bir çeşit tencere
Kuşbidesi madımak otu
Karlık tavandan dama çıkılan bölüm-tavan ışıklığı
Kupa bardak
Mında murdar
Makalet tafra
Müzmehel ziyan olma
Mintan ½ kile tahıl ölçeği
Malak kapı madalı
Makmakpilav kuşu baykuş
Nefeli küçük üzüm salkımı
Öymek içine işlemek
Ösen herhalde
Pişirgeç ekmeği fırına sürmede tahta araç
Söngiye fırını temizlemekte kullanılan bir çeşit süpürge
Sürüntü aşağılık
Sangıdak şaşkınlık yaratacak biçimde aniden
Sangı seli ani sel baskını
Sangı ölümü ani ölüm
Saka bir tür geleneksel giyisi
Sivitmek çaresiz-büzülmüş
Sile hayvan yemliği
Sarımsak tirkisi sarımsak döyücü tahta havan
Sabolalı sabahtan beri
Şivşirme kışkırtma
Şaybıl şımarık
Şinik ¼ kile tahıl ölçeği
Şapına üzüm ezmekte kullanılan bir çeşit havuz
Şılama parlama
Sıyırma taze fasulye
Sığır biriği sığırların toplandığı yer
Şarşör ağzına geleni söyleyen
Onmak iyileşmek
Tülleme atlama
Teyin sincap
Tırkazlama kapıyı sürgüleme
Tıngırtokmak takla
Tura dam
Ters gübre
Tersik gübrelik
Tapsımak tadı bozulmak
Tokat tahta çit
Tatavıya boşuna
Teriyolmuş iyi olmuş-oh olsun
Teperotu havuç
Tatlıçorba aşure
Uzacık sapan
Ursulamaya gözü kapalı
Ürüsüm moda
Yastıgaç üstünde hamur açılan tahta
Yolak yol kenarındaki su yolu
Yalım galiba
Yılık düz olmayan –yamuk
Yuluk eski ayakkabı
Yazlık sofa
Zere sahiden
Zırıncımak inlemek
Yeyni hafif
Yivme gelişme
Gediz Atasözleri
At ile kadının yediği aranmaz
Ağzını açma, çuval ağzı aç
Anırmayan eşeğin varsa kahve kapısına bağla
Ananın ekmeğine kuru, çorbasına duru denmez
Aslını inkar eden haramzadedir.
Allah dağına göre kış verir.
Delik taş yerde kalmaz.
Elmayı soya soya,armudu saya saya, üzümü çöpüne kadar,pekmezi küpüne kadar.
san ye,dayak bulursan kaç
Elle mantar avına çıkılmaz.
Fırıldak yap para kap.
Güzellik bir sivilceye,zenginlik bir kıvılcıma bakar
İyilik iyilik olsa, koca öküze bıçak vurulmazdı
Kırkından sonra kız alma el alır,çay kıyısından ev alma sel alır.
Korkarım orta cemrenin kışından, sarı öküzü ayırır eşli eşinden.
Keşkek dövüldükçe tatlanır.
Kul daralmayınca Hızır yetişmez.
Kara gün kararıp kalmaz.
Malın boğazdan geçeni maldır.
Sağ olana her gün bayram
Görünen dağın ardı yakındır.
Varsa evde huzurun, gir oyna çık oyna, yoksa evde huzurun gir ağla çık ağla.
Yalanın endazesi olmaz.
Yaş satan taş satar.
Yiyenle doğrayan bilir.
Kardeş kardeşin ne onduğunu, ne öldüğünü ister.
Dükkan kapısı hak kapısıdır.
Sizin evde yiyelim içim, bizim evde gülüp oynayalım.
Olmayacak hacıyı deve üstünde yılan sokar.
Gediz Deyimleri
Al bohçaya dönmek kızarmak
Ananın kül attığı yer çok yakın
Ağırlığını yenitmemek değerini düşürmemek
Aşık atmak yarışmak
Aşığını kurşunlamak işini bilmek
Akarken doldurmak fırsatı değerlendirmek
Başına tuz torbası geçmek sorumluluk almak
Başını bağlamak evlendirmek
Cibresi çıkmak çok yorulup terlemek
Çember parası olmak işe yaramamak
Çeşidi kırık çok çeşitli
Cuma bağına gitmek tatil günü bağa gitmek
Değirmen mi sattın israf etmek
Dışarda hava adam arıyor hava çok soğuk
Et bırakmak külbastı pişirmek
Ekmek yazmak ekmek hamurunu dizmek
Ekti oğlak eline ayağına dolaşmak
Enine boyuna iri cüsseli
Ekmeğini eline almak iş sahibi olmak
Ev kaldırmak ev temizliği yapmak
Ekmek etme ekmek pişirmek
Elma kırmak elma toplamak
Eli tabancalı kavgacı
Eşeğini gölgeye bağlamak işini bilmek
Feylini tanımak denemek
Feril feril yanmak kanlı canlı
Güçüzmek üzmek
Gele gele geldik değirmene şimdi düşünme zamanı
Geniş karınlı vurdum duymaz
Göye taş atmak yaramaz
Gavgım gavgım gavgımak yerinde duramamak,zıplayıp durmak
İki deli bir akıllıya danışmak bir iş yapmadan önce soruşturmak
İbrimlere çıkmak çok öfkelenmek
Kil alacak yörük gibi bakmak tereddüt etmek
Kulunç kırmak omuza masaj yapmak
Kırıklanmak oyalanmak
Kapaksız olgunlaşmamış insan
Keşkek olmak halsiz düşmek
Kıblenin kırk olması şaşırıp öfkelenmek
Makaret satmak kapris yapmak
Laleci kesilmek bıkıp usunmak
Müzmehel olmak ziyan olmak
Ne eğlere gelir ne semere işe yaramaz
Od salmak fırını yakmak
Oldu olacak kırıldı kör nacak olup bitene üzülmenin yararı yoktur.
Pekmezini akıtmak yaralamak
Paçal etmek karıştırmak
Sıvık sakızı yüzsüz utanmaz
Söyelip kalmak tek başına kalmak
Sabahı diri tutmak uyuyamamak
Şeytan pabucu dikmek kötü şeyler tasarlamak
Tatavaya konuşmak boş konuşmak
Taban ocağa yapmak ayakları ocakta ısıtmak
Yağlarım eridi çok üzüldüm
Yemeği ocağa vurmak çömleği ocağa koymak
Uruzlamaya gitmek gözü kapalı gitmek
Yıkık değirmende altı ay eylenmek zamanı boşa harcamak
Yağmurlu günde tavuk sulamak boş işlerle uğraşmak
Yuları ele vermek başkasına buyruğuna girmek
Yok yoksul kel öksüz acınacak durumda olmak
Yandı Kerimin arpa tarlası felakete uğramak
Yeter ekmeğine düşmek iflas etmek,çok fakirleşmek
Zevk geçmek alay etmek-unutmak
Zift ile şeytan tutmak olmayacak işle uğraşmak
Bal kuyusuna düşmek şansı yaver gitmek
Ayağa binmek ayaklanmak
Yalabık oynamak şimşek çakması
Talaşını çıkarmak yaralayıp bağırsaklarını dışarı çıkarmak
Karnında al pul olmamak iyi niyetli
Gediz Tarhanası
Yeteri kadar kırmızı biber, soğan ve arzu edildiği kadar acı biber rendelenir. Buna un, yoğurt, nane, maya ve tuz ilave edilerek yoğrulur. Yoğrulan tarhana hamuru mayalanmaya bırakılır. 10-12 gün mayalanıp ekşiliği giden tarhana hamuru gölge bir mekana lokma lokma dökülür. Arada bir alt üst edilip az nemli hale gelinceye değin kurumaya bırakılır. Az nemli hale gelen tarhana ufalanır ve elenerek kurumaya bırakılır. Kuruyan tarhana bir yıl süre ile kullanılmak üzere bez torbalarda saklanır.
Pişirilmesi
Orta boy bir tencereye yeteri kadar su konup ılıması beklenir. Belli ölçüde tarhana ılıyan suya ağır ağır dökülürken bir yandan da sürekli karıştırılır. Karıştırma işlemi çorbanın kaynamasına değin sürdürülür. Bu arada başka bir kaba yeteri kadar yağ, domates, tuz ve birkaç diş sarımsak konarak iyice pişirilir. Bu karışım kaynayan çorbaya ilave edilerek servis yapılır. Son yıllarda Gediz tarhanasının ünü, ilçe sınırlarını aşarak tüm ülkeye yayılmıştır. Gediz’de üretilen tarhananın yıllık üretiminden onbeş tonluk kısmı ilçe dışında pazarlanmaktadır.
Gediz Güveci
Gediz güveci özellikle oğlak ve erkecin kaburga kısmından elde edilen parça etlerden yapılır. Etler yağlı kısımları alta gelecek biçimde güvece hiç su koymadan yerleştirilerek fırına sürülür. Bu arada domates, soğan, biber, salçalı su yeteri kadar tuz ilavesiyle kaynatılır. Bir buçuk saat fırında bekletilen güveç çıkarılır. Etler bu defa yağlı kısımları üste gelecek biçimde tekrar güvece yerleştirilir. Üzerini örtecek biçimde hazırlanan karışımdan ilave edilir ve tekrar fırına sürülür.Bir buçuk saat sonra fırından çıkarılan güveç, soğanla servise sunulur.
Sırık Kebabı
Gediz’de sırık kebabı için güveçte olduğu gibi erkeç, ya da, oğlak tercih edilir. Kesilip içi temizlenen keçi sırığa birkaç çivi yardımı ile sabitlenir. İçi ve dışı tuzlandıktan sonra kebap ocağının önünde hazırlanan çatal ağaç kazıklara yerleştirilir. Ancak bundan önce ocaktaki odunların iyice yanması ve kor haline gelmesi önemli bir ayrıntıdır.
Sırık kebabı en az dört, en çok altı saat boyunca ağır ağır çevrilerek iyice kızartılır. Kebap iyice kızardıktan sonra servis yapılır. Sırık kebabının en lezzetli kısmı, Gediz’de “barak” diye anılan çıtır çıtır kızarmış kısmıdır. Kebap kızarırken eriyip damlayan yağlar bir tepside toplanır. Gedizliler bu yağa ekmek batırarak yemeği çok sever.
Gediz Höşmerimi
Bir kilogram taze peynir derin bir kabda iyice ezilerek, üzerine yeteri kadar sıvı yağ, bir kase un, irmik ve bir paket kabartma tozu ilave edilerek, yoğrulmuş hamur kıvamına gelinceye değin pişirilir. Pişen karışım yağlanmış tepsiye yayılıp, kare biçiminde kesilir ve fırına verilir.
Höşmerim fırındayken yedi su bardağı şeker ve altı su bardağı su ile hazırlanan şerbet kızarıp fırından çıkarılan höşmerimin üzerine ilave edilir. Şerbeti verilen höşmerim, kısık ateşte on beş yirmi dakika tekrar pişirilir. Soğumaya bırakılan höşmerim artık servise hazırdır
Kaynak: Çağlar Boyunca Gediz (Eskigediz Belediyesi Kültür Yayınları)